Mardin Ulu Cami
Şehrin simgesi Ulu Cami, Mardin'in en önemli
ve en eski mabedidir. Cami, yaklaşık dokuz asırdır ayakta olan bir kültür mirası. Tarihî dokunun yoğun olduğu kent
merkezinde, kentsel sit alanı içinde yer alan Cami, üstündeki yazıta göre 1176 yılında Artuklu Sultanı Kutbettin
İlgazi zamanında inşa edilmiş. Artuklu Dönemi mimari özelliklerini taşıyan, dilimli kubbesi ve minaresiyle şehrin
sembolü olan Ulu Cami, kayıtlara göre iki minareli inşa edilmiş, ancak bir minaresi günümüze ulaşmamış. Anadolu'daki
çifte minareli camilerin ilk örneklerinden olan yapının bugünkü silindirik gövdeli süslü minaresi de 19. yüzyılda
yapılmıştır.
Şehrin hemen her köşesinden dikkat çeken minare, Mardin denince akla ilk gelen görüntüler
arasında.Erken dönem de özellikle güneydoğuda görülen mihrap önü kubbeli enine gelişen cami plan ve formunun çok
önemli bir örneğidir. Yapının malzemesi düzgün kesme taştır. Ulu Cami'nin kubbesi dıştan yivle me tekniğiyle
yapılmıştır. Bu teknik, ilk olarak bu yapıda kullanılmış ve sonra Mardin'de gelenekselleşmiştir.
Avlunun
kuzeyinde bulunan eyvan içerisindeki Artuklu çeşmesi insan ömrünü simgeliyor. Çeşmenin şekli, suyun geniş ve dar
kanallardan akışıyla insan ömrü anlatılıyor. Doğum, çocukluk, yetişkinlik ve ölümün tasvir edildiği mistik bir
atmosfere sahip avlu âdeta yaşamınızı yeniden sorgulamanıza neden oluyor. Ulu Cami'yi özel kılan sebeplerden biri de
Hz. Muhammed'in "Sakal-ı Şerif" inin burada bulunması. Ulu Cami hâlen ibadet ve ziyarete açıktır.
Şeyh Çabuk Cami
Cumhuriyet Meydanı'nın güneyinde bulunan Cami'nin yapım tarihi kesin olarak bilinmese de 15. yüzyıla tarihlen
dirilir. Bahçesine basit, sivri kemerli bir kapıdan girilir, ana mekâna ise kuzeybatıdaki kapalı bölümden giriş
yapılır. Güneyinde türbe yahut zikir yeri olduğu düşünülen çapraz tonozlu bir mekân bulunur. Mardin'deki cami ve
mescitlerin genel özelliği olan enine yayılan bir plana sahiptir.
Latifiye (Abdüllatif) Cami
Cumhuriyet alanının güney
kısmındadır. Taç kapısında yer alan yazıta göre 1371'de Artuklu Dönemi'nde, Abdüllatif bin Abdullah tarafından
yaptırılan Cami'nin minaresi ise 1846 yılında dönemin Musul Valisi tarafından ilave ettirilir. Doğu girişinde
gösterişli bezemelerle süslü taç kapısı, Mardin'deki kapıların en iyi korunmuş olanıdır. Minber ve mahfil, geç dönem
Selçuklu ahşap işçiliğinin özgün örneklerindendir.
Melik Mahmut Cami
Savur Kapı’ da bulunan Cami’nin kitabesine göre Melik Mahmut Cami, 1312-1362 yılları arasında Artuklu
Hükümdarı Melik Salih tarafından yaptırılmıştır. Halk arasında Cami'ye bu ismin veriliş nedeni ise Artuklu
hükümdarı olan Melik Mahmut'un kabrinin burada olmasındandır. Cami'nin ana mekânın ortası kubbeli, yanları beşik
tonozludur. Sivri kemerli bir taç kapıdan tonoz örtülü küçük bir mekânla avluya geçilir; avlunun kuzeyinde
selsebilli bir eyvan yeralmaktadır.
Pamuk Cami
Medrese Mahallesi'nde ana caddede bulunan Cami'nin altındaki depoda yağ küpleri
bulunmuştur. Bu nedenle Bizans şapelinin üstüne yapıldığı düşünülmektedir. 11. yüzyıl kayıtlarında ise yapıyı
Şeyh Mehmed Dinari adlı kişinin yaptırdığı yazılıdır.
Reyhaniye Cami
Şehir merkezinde
çarşı içinde bulunan Cami'nin adi 1540 tarihli vakıf kayıtlarında geçiyor. Yaklaşık 5 asırdır ayakta olan Cami,
19. yüzyılda onarım görmüştür. Bölgede sık rastlanan mihrap önü kubbeli yapıların gelişmiş bir örneğidir. Kare
kaideli, sekizgen gövdeli minarenin şerefeden sonrası silindirik biçim alır ve sivri külahla son
bulur.
Arap (Azap) Cami
Savur Kapısı'na giden yol üstündeki Cami'nin yapm tarihi tam
olarak bilinmemekle birlikte, 16. yüzyıl kayıtlarında adı geçen Azaplar Ağası Mescidi' nin bu yapı olduğu
düşünülüyor. Dikdörtgen planlı, beşik tonozlu Cami'nin girişi batıdadır.
Hacı Ömer (Halife)
Cami
Diyarbakır Kapısı'na doğru ana caddenin güneyindeki sokakta yer alır. Yazıtına göre
1724-1725 tarihinde yapılmıştır. Avlusu ve ekleri ile dikdörtgen bir alanı kaplayan Cami moloz
taştandır.
Şeyh Kasım Halveti Türbe ve Mescidi
Yeni Kapı Hamamı yakınında, evler
arasında bulunan Türbe ve Mescit 15. yüzyıldan sonraya tarihlendirilir. Hazireli ve namazgâhlı küçük bir
yapıdır. Son yıllarda onarılarak avlunun kuzeyine eyvan ve ekler yapılmıştır.
Eminüddin
Külliyesi
Mesken Mahallesi'nde bulunan külliye; cami, medrese, çeşme, hamam ve hastaneden
oluşur, halk arasında Maristan adıyla da anılır. En erken tip medresesi ve şifahane örneklerinden biri olan
Külliye, Anadolu'da külliye şeklinde inşa edilen ilk yapı toplulukları arasındadır. 1108 - 1112 yılları arasında
Mardin Artuklu Sultani Necmeddin İlgazi' nin kardeşi Eminuddin' in başlattığı inşaat Sultan tarafından
tamamlatılmıştır. Mardin'deki en erken tarihli Artuklu yapısı olarak bilinmektedir.
Şehidiye Cami ve Medresesi
13. yüzyılın başlarında Artuklu Sultanı Melik Nasreddin Artuk Aslan tarafından yaptırıldığı düşünülüyor.
Medrese yapılan eklemelerle öz günlüğünü yitirmiş durumdadır. Ancak zengin bezemelerinden izler yer yer
görülmekte. Güneyinde küçük bir cami bulunan yapının minaresi 1916-1917 yıllarında Sarkis Lole tarafından
yapılmıştır.
Zeynel Abidin Cami ve Türbesi (Nusaybin)
Caminin vakfiyesinde, 12. yüzyılda inşa edildiği yazmakta. Mardin’in en eski vakfı olan yapı, kare
planlı tek katlı bir camidir. Üst örtüsü düz damdır. Hz. Muhammed’in 13. göbek torunu Zeynel Abidin’in adıyla anılan
camide kendisinin ve kız kardeşi Sitti Zeynep’in makamı vardır. Nusaybin’in en önemli camisi olarak nitelendirilen
yapı, kültür ve inanç parkı projesi ile Unesco geçici listesine girmiştir.
Kızıltepe Ulu Cami
İlçenin en önemli tarihi mabedidir. Artuklu Ulu Camilerinin son klasik örneğidir. Açık
renkli kesme taş ve tuğla kullanılarak yapılmış olan cami, önemli taş işçiliği örnekleriyle bezelidir. Kitabede
belirtildiğine göre, caminin inşaatına 1200 yılında Artuklu hükümdarı Hüsamettin Yavlak Aslan’ın ölmeden önce
verdiği emirle başlanmış ve 1204’te kardeşi Artuk Aslan zamanında bitirilmiştir.
Cevat Paşa Cami (Midyat)
1915 yılında yapılan cami, kalın duvarlı, avlulu bir yapı. Caminin ortasında küçük bir
kubbesi bulunuyor. Caminin minaresi, Midyat taşından yapılmış silindir şeklinde. İki şerefeli olup bitkisel ve
geometrik şekillerle süslenmiştir.
Ulu Cami (Midyat)
800 yılında yapılmış mihrabın üç tarafı bitkisel bezemelerle süslü bir
camidir. Minaresi tek şerefelidir.
Kasımiye Medresesi
İki teras üzerine iki katlı olarak inşa edilmiş Medrese, cami ve türbe ile
birlikte külliye olarak nitelendirilebilir. Yapımına Artuklular tarafından başlanıp 15. yüzyılda Akkoyunlular
tarafından tamamlanan Medrese bu nedenle Sultan Kasım'ın adıyla anılır. 1469 yılına tarihlenen Medrese,
şehirdeki eğitim amaçlı yapıların en büyüklerinden biri. Tek bir avlu etrafında düzenlenmiş iki katlı mekânlar
ve bağımsız bir mescitten oluşur. Plan özellikleri, taş işçiliği ve süsleme motifleri, devir özelliklerini
yansıtmasa da bu anıtsal yapının Mardin'deki Artuklu Dönemi'nin son eserlerinden birisi olduğu söylenebilir.
Zinciriye Medresesi
Medrese Mahallesi'nde bulunan yapı, 1385 yılında Mardin'de hüküm süren
son Artuklu Sultanı Melik Necmeddin İsa tarafından yaptırılmış. Bu nedenle "Sultan İsa Medresesi" adı ile de
anılır. Timur ve ordusuyla mücadele etmiş olan Melik İsa 'nin bir süre bu medresede hapsedildiğine inanılır.
Halk arasında Zinciriye Medresesi denilmesi, bir rivayete göre eskiden iki dilimli kubbe arasında zincir
gerilmiş olması nedeniyledir. Dikdörtgen ve geniş bir alanı kaplayan yapı, iki kat üzerinde avlu, cami, türbe ve
çeşitli ek mekânlardan meydana gelir. Doğu ve batı ki dilimli kubbeler ve doğu tarafına rastlayan yüksek taç
kapısı ile dikkati çeken Medrese'nin, güney kısmında Sultan İsa'ya ait türbe yer alır. Medrese' de ayrıca çok
sayıda eski kitabe mevcut. Rasathane olarak da kullanılabilmesi için yüksekte kurulmuş. Mardin Müzesi bugünkü
binasına taşınmadan önce Zinciriye Medresesi' nde işlevini sürdürmüştür.
Şah Sultan Hatun Medresesi
Tekke Mahallesi'nde bulunan Medrese'nin, Koyunlu Hükümdarı Kasım bin yeğeni Bey tarafından yaptırıldığı
bilinmektedir.
Melik Mansur Medresesi
Gül Mahallesi'nde bulunan Medrese bir Artuklu eseridir. İçerisinde lahitlerin bulunduğu Medrese günümüzde
mescit olarak kullanılmaktadır.
Altunboğa Medresesi
Şehir merkezinde bulunan Medrese'nin çeşme olarak kullanılan bölümü günümüze sağlam gelmiş. Altunboğa
Medresesi, 13. yüzyıl sonu ile 14. yüzyıl başına tarihlendirilir.
Cihangir Bey Zaviyesi
Mardin'in güneyinde bulunan Cihangir Bey Zaviyesi, dikdörtgen planlı olup ortada çapraz tonoz, iki yanda beşik
tonozlarla örtülüdür. Zaviye, Akkoyunlu Cihangir Bey tarafından yaptırılmıştır. Yapılış tarihi kesin olarak
bilinmemekle beraber Cihangir Bey'in yaşadığı dönem ve yanındaki türbenin günümüze gelen kalıntıları, 15.
yüzyılın başlarında yapıldığını göstermektedir. Zaviye ve yanındaki türbe çok harap ve yıkık durum da günümüze
gelebilmiştir. Cihangir Bey Zaviyesi ve Türbesi yakın tarihlerde onarılmıştır.
Hatuniye Medresesi (Sitti Radviyye Medresesi)
Gül Mahallesi'nde bulunan Hatuniye Medresesi, Artuklu Necmettin Alpi 'nin hanimi ve Kutbettin İlgazi 'nin
annesi Sitti Raziye'nin adıyla da anılır. 1176-1184 yılları arasına tarihlenen yapı bugün cami olarak
kullanılıyor. Eyvanlı medreselerin öncüsü olan yapı, 12. yüzyıl mimari özelliklerini taşır. İki katlı, iki
eyvanlı, revaklı avlulu bir yapıdır. Medresedeki lahitler, yapıyı ayrıcalıklı kılar. Ana eyvanda bulunan mihrap
bezemeleri, Artuklu Dönemi'nin zengin taş işçiliğini gözler önüne serer. Kutbettin İlgazi' nin, annesinin
yaptırmış olduğu bu medreseye defnedildiği bilinmekte. Cami'nin bir başka önemli özelliği ise Hz. Muhammed'e ait
olduğu kabul gören ayak izinin burada bulunmasıdır.
Mor Behnam (Kırklar) Kilisesi
Şar Mahallesi’nde bulunan ve Mardin Süryani Kadim Ortodoks Cemaati’ne ait olan Kırklar Kilisesi, 6. yüzyıla
tarihlendirilir. 1293’te Mardin’in, Süryani Kadim Patriklik Merkezi olması ile Mardin’de yaşayan Süryanilerin
ruhani ve idari işleri, bu kiliseden yönetilmeye başlanmış. Kırklar Kilisesi'nde patrikler ve metropolitler
önceleri kilisenin avlusunda tavanları kesme taşla örülmüş odalarda ikamet ederlermiş. 1850'de bu odaların
yerine yeni bir patriklik merkezi inşa edilmiş, 1925'te de bu mekân genişletilerek yanına kesme taşlardan bir
divanhane yapılmış. 1799'da burada bir okulun açılmış olup, 1825 - 1899 yılları arasında faal olduğu bilinmekte.
1928 yılına kadar kilisede, eğitim ve öğretim devam etmiş. Mor Behnam adıyla da bilinen kilisenin her iki ismi
de erken dönem Hıristiyan efsanelerine dayanır. Bir müzeyi andıran kilise, üç giriş kapısı, ince taş işçiliğine
sahip mihrapları, dört yüz yıllık ahşap mihrap kapıları, 1500 yıllık kök boyası baskılı el dokuması perdeleri,
ahşaptan yapılmış ve farklı motiflerle süslenmiş ayin sunakları, fildişi bezemeli kürsüleri, gümüş
kandilleri, kutsal kişilerin tabloları ve elyazması dua kitapları ile zengin bir koleksiyona sahiptir.
Meryemana Kilisesi ve Patrikhanesi
1860 yılında yaptırılan kilise, bugün müze olarak kullanılıyor. Akustik bir ses düzenine sahip olan kilisede,
patriğin oturma ve vaaz yeri ahşap el işçiliği ile süslenmiş olup, zarif bir görünüm sergilemekte. Patrikhane
ise, 1895 yılında inşa ettirilmiş. 1988 yılında Kültür Bakanlığı’na devredilen Patrikhane, restore edilerek 1995
yılından itibaren müze olarak kullanılmaya başlanmış. Eski Patrikhane binasının bir kısmı, 1914-1915 yıllarında
yapılan genişletme çalışmalarında yıkılmıştır.
Mor Yakup Kilisesi
Zeynel Abidin Camii İslamiyetin, Mor Yakup Kilisesi de
Hıristiyanlığın önemli mabetlerindendir. Birbirlerinden 50 metre uzaklıkta yer alan ve sürekli birlikte
anılan iki yapı ortak bir tarihi geçmişe sahiptir. Yukarı Mezopotamya’nın en eski kiliselerinden
olan ve Mardin’in önemli kültür varlıklarından biri olarak nitelendirilen Mor Yakup Kilisesi, 4.
yüzyıla tarihlendirilir. Kilise, hastalara şifa vermesi, engelli insanları iyileştirmesi, bir haftalık
bebeği konuşturması gibi mucizelerine inanılan ve azizlik mertebesine yükseltilen Mor Yakup’un adını
taşır. 309 yılında Nusaybin episkoposluğuna getirilen Mor Yakup, burada bir katedral ve vaftizhane inşa
ettirmiş. 8. yüzyılda katedralin yıkılması üzerine vaftizhane kiliseye dönüştürülmüş ve Mor Yakup
Kilisesi olarak anılmaya başlanmış. Kilise, çok iyi korunmuş olarak günümüze kadar ulaşan yüksek
kabartma tekniğinde yapılmış bezemelerle süslü. Bezemeler, Mardin’in en iyi taş işçiliği örneklerinden
biridir. Mor Yakup ve öğrencisi şair Mor Efrem, 326 yılında da ünlü Nusaybin Okulu’nu burada kurmuşlar.
Dünyanın ilk üniversitelerinden biri olan bu okulda, 800-1000 kadar öğrencinin yatılı olarak okuduğu
kaynaklarda geçmekte. Nusaybin Okulu’nda teolojinin yanı sıra felsefe, mantık, edebiyat, geometri,
astronomi, tıp ve hukuk dersleri verilmekteydi. 38 yıl boyunca bu okulda öğretmenlik yapan Mor Efrem,
Süryani edebiyatının önemli bir şairi ve Süryani dilinin en büyük ustası kabul edilir. Birçok ilahi ve
şiir yazmış olan Mor Efrem en eski Süryani ilahilerini bestelemiştir.
Mor Evgin Manastırı
Çok eski tapınaklardan biri olan manastır, 4. yüzyıla
tarihlendirilir. Manastıra adını veren Hıristiyan azizlerden Mor Evgin’in Mısır’ın Kızıldeniz
kıyısında inci dalgıcı olduğu, 340 yılı civarında buraya gelip manastırı kurduğu rivayet edilir. Mor
Evgin Manastırı, Tur Abdin Dağı’nın yamacında, ovadan 500 metre yüksekliktedir. Belli bir noktaya araçla
gittikten sonra kısa bir yürüyüş sonrasında ulaşılabilir.
Mor Mihayel Kilisesi ve Burç Manastırı
Yeniyol caddesi üzerinde bulunan kilisenin yapılış tarihinin MS 185 yılına kadar gittiği tahmin ediliyor.
Daha eski dönemlere ait bölümleri de mevcuttur.
Mor Petrus ve Pavlus Kilisesi
Gül Mahallesi’nde bulunan kilise, 1914’te Patrik II. Abdullah döneminde Papaz Abdulmesih’in gayretleriyle
Petrus ve Pavlus adına yaptırılmıştır. Taş işlemeleri sade olan kilisenin, kök boyalarla yapılan el işi
baskı perdeleri dikkat çekici özelliktedir.
Mor İliyo Kilisesi
Çiftlik köyünde bulunan kilisenin yapım tarihi bilinmiyor. Çok alçak tavanlı kapıdan geçilen iki odası
bulunuyor. Şifa dağıttığı söylenen orta kısımdaki bölüm yoğun bir şekilde ziyaret ediliyor.
Mor Yusuf Kilisesi (Surp Hovsep)
1894 yılında yapıldığı tahmin edilen kilise, bir Meclis-i Mebusan üyesi öncülüğünde ibadete açılmış. İçinde
21 sütun bulunan kilisenin koro balkonu ve çok sayıda değerli ikonası vardır.
İzozoel Kilisesi
Midyat’ın Altıntaş (Keferze) köyünde bulunan bu kilise, bir inanışa göre Mor Gabriel Manastırının
mimarı Şufnayn’ın oğulları, mimar Theodosius ve Theodore tarafından 6. yüzyıl başlarında inşa edilmiş.
Ancak bu kilisenin Tur Abdin’in parlak dönemlerini yaşadığı 8.yüzyılda yapıldığı da söyleniyor. Köyün
kuzeyindeki en yüksek noktaya inşa edilen kilisenin görkemli konumunu vurgulayan çan kulesi, Midyat’taki
taş işçiliği ve işlemeciliğinin en güzel örneklerinden birisidir.
Mor Stefanos Kilisesi
Midyat’ın Güngören (Keferbe) köyünde yer alan içi klasik kilise, doğu-batı yönünde yerleştirilmiş uzun
orta nefiyle Tur Abdin bölgesindeki en güzel köy kiliselerinden biri. Kilisenin güneyinde, doğusu mihrap
tarafından kapatılan, yazlık kilise niteliğindeki iç avlu uzanır. Ana kilisenin kuzeyinde, yüksek
tonozları ona bağlanan ve vaftizhane olarak kullanılan Vaftizci Mor Yuhanon Kilisesi
bulunmaktadır.
Mor Şimuni Kilisesi
Mardin Süryani Kadim Ortodoks Cemaati’ne ait olan kilise, günümüzde ara sıra kullanılmakta. 6. yüzyılda
yapılmış olduğu düşünülen kilisenin plan şeması Kırklar Kilisesi’ni andırır. Ana kapısından üst kattaki
avlusuna girince Mardin Ovası manzarası tüm ihtişamı ile sizi karşılamakta. Kilise ismini, Tanrıya
olan inancından vazgeçmediği için yedi çocuğuyla birlikte öldürülen ve daha sonra azize ilan edilen Mor
Şimuni’den almış. Bir azizeye ithaf edilen tek kilisedir. Mardin’de imal edilen dövme demir parçalar ve
iri çivilerle kaplı ceviz kapıları ve ayin sunağı görülmeye değerdir. 1910 yılında Mimarbaşı Cabare
Kandura tarafından yapılmış çan kulesi, Mardin kiliseleri içindeki en güzellerden biridir.
Mor Barsavmo Kilisesi
Temeli 4. yüzyılda atılan kilise, Mor Barsavmo adlı mucizeleri ve erdemleriyle ünlü, çilekeşlerin başı
olarak bilinen azizin adını taşır. 1910 yılında eski temelleri üzerine geleneksel biçimde yeniden
kurulmuş zengin bezemeli bir kilisedir. Kilise genelde açıktır.
Mor Aksanoya Kilisesi
İlçe merkezinde bulunan en eski kilisedir. 4 yüzyılda, putperestlerin tapınağı üzerinde inşa edilen
kilise, 1961'de eski kalıntılardan yararlanılarak restore edilmiştir.
Mor Sarbel Kilisesi
Midyat’ın en göz alıcı kiliselerinden biridir.
Mor Abraham Kilisesi
5. yüzyılda, Mor Gabrielli Abraham ve Hobel isimli iki keşiş tarafından kurulan kilisede Meryem
Ana kubbesi vardır. Midyat Hıristiyanlarının merkez mezarlığı buradadır.
Meryem Ana Kilisesi (Anıtlı köyü)
Hah (Anıtlı) Köyü yakınında bulunan kilisenin mimarisi göz dolduruyor. 1. yüzyılda yapılmış zafer takı
biçimli bir Roma yapısının, 5.-6. yüzyıllarda kiliseye dönüştürüldüğü düşünülmekte. Kubbenin
dıştan üst yapısı ve çan kulesi ise 20. yüzyıl eklemeleridir. Kilise Mardin civarında az rastlanan kare
planı ve merkezi kubbesiyle Deyrülzaferan Manastırı’na benzemektedir..
Hah Katedrali (Mor Sobo Kilisesi)
6. yüzyılda Mor Sobo'ya adanmış olan bu
katedralin kalıntıları, önemli bir tarihi eserdir.
MANASTIRLAR
Deyrulzafaran Manastırı
Yukarı Mezopotamya’nın en ünlü tarihi yapıtlarından biri olan Deyrulzafaran Manastırı, Mardin’e
5-10 dakikalık mesafede. Süryani Kadim cemaatinin dini eğitim merkezi olan manastır, 4. yüzyıla
tarihlendirilir. Manastır halen Süryani Kilisesi’nin önemli merkezlerinden biri olarak faal durumda.
Manastır, güneşe tapan Şemsiler’e ait Güneş Tapınağı ile Romalılar tarafından kale
olarak kullanılan alanın üzerine kurulmuş. 1932'ye kadar 640 yıl boyunca Süryani Ortodoks
patriklerinin ikamet yeri olan ve üç kattan oluşan manastır, 5. yüzyıldan başlayarak farklı
zamanlarda yapılan eklentilerle bugünkü haline 18. yüzyılda gelmiş. Metropolit Aziz Hananyo
tarafından 793 yılından itibaren büyük bir tadilat yaptırılan manastır, bir süre onun adıyla anılır.
Çevresinde yetiştirilen safran bitkisi nedeniyle manastırın adı daha sonra Safran Manastırı
(Deyrulzafaran) olmuştur. Deyrulzafaran ismi, Arapçada manastır anlamına gelen “deyr” ve safran
anlamına gelen “zaferan” kelimelerinden gelmiştir.
1876 yılında dönemin patriği tarafından İngiltere'den satın alınan bölgenin ilk matbaası manastıra
getirilerek, 1969 yılına kadar Süryanice, Arapça, Osmanlıca ve Türkçe kitaplar bu burada basılmış.
Kubbeleri, kemerli sütunları, ahşap el işlemeleri, iç ve dış mekânlardaki taş nakışları ile güzel
bir mimarlık örneği olan manastırda, o dönemden kalma mozaikler bugün de görülebilmekte. Çeşitli
devirlere ait üç ibadethanenin bulunduğu manastırda, 52 Süryani Patriğinin mezarları da yer alıyor.
Deyrulzafaran Manastırı’nın içinde, Şemsi Tapınağı, Mor Honanyo Kilisesi, Meryem Ana Kilisesi,
Mor Petrus Kilisesi, Azizler Mezarlığı, Divanhane ve rahip odaları bulunmaktadır.
Mor Gabriel (Deyrulumur) Manastırı
Yörenin kutsal merkezi, Midyat’a 22
kilometre uzaklıktaki Yayvantepe köyünde bulunan Mor Gabriel Manastırı. MS 397 yılında kurulan
mabet, dünyanın en eski faal manastırlarından biri olma işlevini sürdürüyor. Manastır, Süryani Kadim
Ortodoks cemaatinin ünlü ve büyük yapıtlarından biri. Ana kilisedeki mozaikler, doğu bölgelerindeki
Bizans sanatının günümüze ulaşabilen en görkemli örneklerindendir. 6. yüzyılın ilk yarısına
tarihlenen kubbenin ise vaftizhane için yapıldığı düşünülüyor. Komplekste, Ana Kilise’nin yanı sıra
Meryem Ana’ya, Kırk Şehitler’e ve manastırın kurucusu Mor Simeon’a adanmış üç kilise daha var. Mor
Simeon Kilisesi’nde Mısırlı keşişlerin mezarı olarak bilinen sekizgen bir anıt mezar ve üç mezar
odası bulunmaktadır.
Mor Dimet Manastırı
Savur Dereiçi köyündeki manastıra gelen romatizma hastalarının burada iyileştiklerine
inanıldığı için, Romatizma Manastırı da denmektedir.
Mor Evgin Manastırı
Çok eski tapınaklardan biri olan manastır, 4. yüzyıla tarihlendirilir. Manastıra
adını veren Hıristiyan azizlerden Mor Evgin’in Mısır’ın Kızıldeniz kıyısında inci dalgıcı
olduğu, 340 yılı civarında buraya gelip manastırı kurduğu rivayet edilir. Mor Evgin
Manastırı, Tur Abdin Dağı’nın yamacında, ovadan 500 metre yüksekliktedir. Belli bir noktaya
araçla gittikten sonra kısa bir yürüyüş sonrasında ulaşılabilir.
Dereiçi (Killit) Köyü
Savur’a 5 km uzaklıkta büyük bölümü terk
edilmiş eski bir Süryani köyü olan Deriçi köyü, taş yapılarıyla dikkat çekmektedir. Göç
vermeden önce büyük ve önemli bir Süryani yerleşimi olan köyün Ortodoks, Protestan ve
Katolik üç kilisesi ve üç manastırı bulunmaktadır. Şaraplarıyla da ünlü olan köyün
yakınlarında şarap üretilmekte ve bağbozumu geleneği devam ettirilmektedir. Köyün
içindeki eski Süryani Ortodoks Mor Yuhannon Kilisesi 7. yüzyıla tarihlendirilir. Köye 3
km uzaklıktaki Mor Abay Manastırı bugün harabe halinde ama zamanında görkemli bir yapı
olduğu kalıntılarından anlaşılıyor. Manastırın 6. yüzyılda inşa edilmiş olduğu tahmin
edilmektedir. Mor Abay Manastırı’na 1 km mesafede bulunan Mor Theodute Manastırı’nın, 7.
yüzyılın sonlarına doğru Mor Theodute adlı gezgin bir keşiş tarafından yanında Mısır’dan
getirdiği kutsal emanetlerin üzerine kurulduğu sanılmaktadır. Günümüzde de migren
hastaları şifa bulmak için manastırda gecelerler; bu nedenle burası “Baş ağrısı
manastırı” diye de anılır.
Mor Cırcıs Manastırı
Derik ilçe merkezinde bulunan yüksek tavanlı manastırın güzel bir mimarisi var. Mihraba bakan
“U” şeklindeki kilise içinden görülmeyen koro balkonu ilgi çekicidir.
Hammara Manastırı
MS. 326 yılında yapılan manastır, Diyarbakır Kapı Mahallesi’nin Kırkız mevkiinde bulunmaktadır.
Mor Mihayel Kilisesi ve Burç Manastırı
Yeniyol caddesi üzerinde bulunan kilisenin yapılış tarihinin MS 185 yılına kadar gittiği tahmin
ediliyor. Daha eski dönemlere ait bölümleri de mevcuttur.
Mardin Müzesi
Mardin’e geldiyseniz, Cumhuriyet meydanı üzerinde bulunan, etrafı Süryani evleri ile çevrili Mardin Müzesi’ne
görmenizi tavsiye ederiz. Süryani Katolik Patrikhanesi olarak yaptırılan binayı, Süryani Katolik Vakfından satın
alan Kültür ve Turizm Bakanlığı, burayı restore ederek 2000 yılında ‘Mardin Müzesi’ olarak hizmete açtı. Kırk beş
binin üzerindeki koleksiyonu ile Paleolitik Çağ’dan günümüze kadar şehrin arkeolojik geçmişini gözler önüne seren
müze; modül programlar ve atölye çalışmalarıyla da dikkat çekiyor. Müzede tematik sergilemenin yapıldığı 5
salon, eğitim salonu ve arkeopark yer alıyor. Mardin Müzesi’nde, Eski Tunç, Orta Tunç, Geç Tunç, İlk Demir Çağı,
Assur, Urartu, Pers, Roma, Bizans, Selçuklu, Artuklu ve Osmanlı devirlerine ait seramikler, damga ve silindir
mühürler, sikkeler, kandiller, figürinler, gözyaşı şişeleri, takılar ve vazolar sergileniyor. Kırk Haramiler
definesi olduğuna inanılan parçalar, müzenin en ilgi çeken koleksiyonlarından. Müzede arkeoloji ve etnografya sergi
salonları, kütüphane, konferans ve dinlenme salonları yer alıyor.
Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi
Valilik binasının hemen karşısında yer alan ve II. Abdülhamit döneminde 1889 yılında yaptırılan bina, önce
Süvari Alayı Kışlası, daha sonra ise Jandarma Komutanlığı Askerlik Şubesi, Jandarma Karakolu ve Vergi Dairesi olarak
kullanılmış. Restorasyon çalışmalarının ardından 2009 yılında “Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi ve Dilek
Sabancı Sanat Galerisi” olarak ziyarete açılan müzede, kentin coğrafyasını, tarihini, mimari yapısını, ekonomisini,
barındırdığı dinleri ve yaşam kültürünü yansıtan eserler, fotoğraflar ve canlandırma bölümleri yer alıyor. Müzede
sergilenen fotoğraf ve mobilyalar ile gösterilen video filmler, kentin son yüzyılı hakkında fikir vermekte.
Mardin’de var olan üç farklı dinin mensuplarına ait mezar taşları da müzede yer alan önemli eserlerden. Alt katta
bulunan Sanat Galerisi’nde de resim, fotoğraf ve benzeri sergiler açılmakta.